tag:blogger.com,1999:blog-75918478806923015672024-03-12T16:23:11.526-07:00Artıklar ve izafiyet salatasıDarkshinehttp://www.blogger.com/profile/05699385445112091329noreply@blogger.comBlogger6125tag:blogger.com,1999:blog-7591847880692301567.post-50881486508380744152011-08-28T21:49:00.000-07:002011-08-28T21:50:07.014-07:00.Tükendi.Alacalı bulacalı yazamam artık
<br />Ne de olsa sahip olduklarım mat ve sade renklerden ibaret
<br />Aidiyet kocaman bir sözcükmüş ya
<br />Ait olamayanlar gözünde büyütürmüş meğerse
<br />
<br />Film vardır gerilim müziği arka planda
<br />Kırılma noktası gelir ve patlar her şey
<br />Tuzla buz olur,ama sadece toparlanıp anlamak için
<br />"Evet,lütfen elinizdekileri atmayı kesiniz,film daha bitmedi"
<br />Diye bir ses duyulur sinemada
<br />"Hüop,makinist ses ver laaağn"
<br />diye bağıracak kadar afacan olanların gökten üç kurşun düşmüş kafasına
<br />
<br />Demem o ki;kendi senaryom yok hikayem yok
<br />Hatta bazen hakikatım bile yok
<br />O anlatının ortasına gelince
<br />"Vay be şu adam,olmasaydı bu hikaye hiç böyle bitmezdi"
<br />diyerek küfrettiğiniz yahut takdir ettiğiniz adam var ya
<br />En basit haliyle o benim işte
<br />
<br />Başrolde asla olamayan şahısım
<br />Hep sidekick,hep yardımcı,hep geliştirici
<br />Hep öğretici ve hep piç,hep ibnenin evladı,hep (insert your küfür here)...
<br />
<br />Ölüyor olabilirim,gayet mümkün
<br />Uzaklaştığım şey bildiğimi sandığım
<br />Unutmamak için yırtındığım
<br />Çekinmeden yaş ve kan akıttığım
<br />Ama hiçler uğruna bir piçi tükettiğim şey
<br />Hah o benim işte
<br />
<br />Hiçler tüketince sende tükenirmişsin ama
<br />Ne de olsa besin yapaysa,vücut beslenemez
<br />Neydi?Evet,ilk önce karbonhidrat,sonra yağ,en son protein
<br />Adeta makrokozmosta tezahür etmiş hali be
<br />Önce beden,sonra akıl,en son ruh
<br />
<br />Ve biter asla başlayamamış hikaye
<br />Sonu çok,başı yoktur
<br />Ve kaderi asla varolmamış başını aramaktır
<br />Bulamayacağını bile bile
<br />Önünde duran duvara çarpıp seker
<br />Yuvarlanır sonra
<br />Toz toprak kaplar her tarafını
<br />Kum girer her yanına,ağırlaşır adam
<br />
<br />Ama yine de kalkar ayağa
<br />Ve ölümüne,kör bir şekilde tekrar vurur duvara
<br />Ve tekrar?
<br />Ve tekrar!
<br />Ve tekrar.
<br />...Darkshinehttp://www.blogger.com/profile/05699385445112091329noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7591847880692301567.post-72923851173386151292010-06-19T17:18:00.001-07:002010-06-19T17:18:50.110-07:00Karmaş(/l)ıkRüyalar...Varolamayacağın,belki renklerini bile soluyamayacağın bir yerdeki kayboluşun kör rehberi.Nerden vurmuştu ki ilk defasında?Aklı mı,yoksa yüreği mi?<br />Hatırlayamıyorum,ama asıl sorunumuz bu değil,değil mi?<br />Geriye dönen her paradoks gibi kendi içinde yankıya bıraktı kendini<br />Ruhu ve bedeni sonsuz simetride kaybolurken uzayın karanlığını soludu<br />ve söylendi "Let there be light!"<br /><br />Baktığın yere göre değişir<br />Aslında her şey gözün görebildiklerinden,somut ışığın prismatik yansımalarından oluşmuştur<br />Seste ışıktır aslında.<br />"Ve tanrı ışık olsun dedi"Koptu bir alaca kıyamet,kargaşa<br />ardından bakır kabın kenarında kalan öksüz bir yemekcesine gelen big bang<br />Ve balmumundan gülen suratları olan ağlayan ruhlar<br /><br />"Önce kaos vardı" diye başlar her metin,önce kargaşa<br />Dudaklarından esaslı bir öpücük alındı,o kadar ateşliydi ki gaz ve toz bulutu buharlaşmaya başladı<br />Yemeğin azot oranı fazlaydı,tuzu bol,karabiberi azdı<br /><br />Bu defa belli müddetlerle tadına bakılacaktı yaratımın<br />Ki bu defa karışıklık sadece yapıda olsun,kafada değil<br />Deney ve müdahelerle geçer zaman ki kendisi o dönemde sadece kavramla iştigal etmektedir<br /><br />Döner,döner,döner,döner...<br />Soğur<br /><br />Ve bir alarm sesi duyulur<br />"Off yine sabah olmuş lan"<br />Mahmur gözlü küfür makinası kalkar ve etrafa bakar.<br />Tanrı gitmiştir...Darkshinehttp://www.blogger.com/profile/05699385445112091329noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7591847880692301567.post-77074821906246545002010-05-13T19:28:00.000-07:002010-05-13T19:35:03.862-07:00Suda Yankılanan KelamYağmurlu havalarda bakmak suyun dibine<br />Yahut batmak göğün içine<br />Son zamanlarda çok yaptığım,alışkanlık yaratan ama bir o kadar da gereksiz bir refleks yarattım kendime<br />Adına eskiyi yad etmek dedim<br /><br />Suyun akan her damlası endişelendiriyor<br />Bazen bakıyorsun,gökkuşaklı bir şelale var üstünde<br />Beriki zaman ise acımasız bir efendi birleşmiş rüzgarla<br />Kurmuş koalisyonunu,vermiş kafa kafaya,argümanlar uçuşuyor havada<br />Şaklatıyor kırbacını ve kaçırıyor bütün karıncaları<br /><br />Küçük cümlelerim yok benim<br />Hiç olmadı<br />Çok istedim el atında durmasını<br />Aktı makyaj gibi altında gerçeği bırakarak<br /><br />Dertsiz,tasasız hayat oh ne rahat dediklerinde<br />Ama şu da var dedim ben hep<br />Bu yüzden de hep büyüdü,kocaman oldu<br />Bazen beni ezdi altında,bazen kendi ağırlığından beli büküldü<br />Harcanabilir olsun istedim,atmosferde yer etsin<br />Yangında ilk kaçırılacak mal değil,kola makinesine atılacak bozukluk olsun istedim<br />Olmadı<br />O yüzden öyle savurgan oldum ki çoğu zaman<br />İlk gün konferans verirken,ikinci gün konuşamaz oldum<br /><br />Bankaya atmak istedim,ama faizde büyüsün diye değil<br />Tek ihtiyacım azalmasıydı ve mümkünse uzakta olması bu diyardan<br /><br />Bu yüzden çok konuştum hep,çok ağladım<br />Az konuşsam gözyaşı daha mı az düşerdi<br />Güz daha mı çabuk gelirdi yazdan<br />Ya da göz görmeyi unutup duymaya mı başlardı kütle hesabından<br /><br />Bilmedim,bilemedim<br />Birikim yapamayanlardanım ben,neyim varsa dağıttım<br />Sevgilerimi,sözcüklerimi,oyuncaklarımı,gülümsemelerimi<br />Bonkör müydüm,yoksa cebi delik bir adam mı<br />Bankerde olabilirim,zira yapıtaşım sağlamdır benim<br />Ama o da kalmadı,göğün deliliğinden yuvarlandı<br />En küçüğüydüm doğurganların,cebi delik bir bankeriydim akılların<br /><br />Ve başladığım noktaya geri vardım<br />Vardım,ama ortalar artık malındı<br />Ve bu yüzden satamadım her şeyimi,pazarlıksız bedavaya bıraktımDarkshinehttp://www.blogger.com/profile/05699385445112091329noreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-7591847880692301567.post-53222819686767063912010-03-19T20:12:00.000-07:002010-03-19T20:13:15.908-07:00Kum TaneleriKum taneleri gidişimizi gözlermiş bazen<br />Bizimle beraber akar,ama asla geriye dönmezmiş bizimle<br />Tek yarenleri kendileriymiş<br /><br />Ama su gibi durularmış aynı zamanda<br />İster başına yıkar,ister baştan aşağı yıkarlarmış<br />Tek gerçek kumların varlığıymış<br />Kumlardan varlığa,varlıktan kumlara akarmış bir zamanlar zaman<br /><br />Varlıklar sıkışmış zamanla kumdan yaptıkları oyun havuzunda<br />Akıcılıklarını kaybedip toprak olmuşlar<br />O kadar katı olmuşlar ki kumdan gelip kuma gittiklerini unutmuşlar<br /><br />Ve bu yüzden katı olması umuduyla her defasında kilden uygarlıklar kurmuşlar<br />Şekillendirmişler herşeyi yerli yersizce,biçim kazandıkça etraflarında dünya<br />Seçimlerini unutmuşlar,akışı yadsımışlar,yüzüşü durdurmuşlar<br /><br />Bedenlerini kayayla yoğurmuş,sertliklerini duvarla bilemişler<br />Ama en önemli şeyi bilememişler<br /><br />Toprak olarak gelmişler dünyaya,kum hatırlatılmış onlara<br />Dalmışlar hülyaya<br /><br />Yanlış anlamışlar yine,ve kumun gerçeği toprağın yalanı olmuş<br />Ama son gülen iyi gülermiş,çünkü kumun espri anlayışı öngörülemezmiş<br /><br />Kilden yaptıkları kaleler dökülmüş kumun önünde birer birer<br />Bedenleri eskimiş,akmış tane tane rahimlerine<br />Çöl fırtınaları ufalamış toprağa bağlılıklarını<br />Kör etmiş gözlerini korkusuyla,sonra ölüm demişler onun adına<br /><br />En büyük korku gelince başlarına,katı olmayan şeylere şükranlarını sunmuşlar<br />Bazısı "Aşk" demiş onun adına.bazısı "Tanrı" öteki "Allah" beriki "Buda"<br /><br />Ama kumlar inatçıymış,inanç dinlemezlermiş,ne de olsa umursayacak kadar kulakları olmamış asla<br />İnsanın her söylediği yalan gibi bu da bitip dağılmış<br />Geriye kalan sadece biraz gerçek,duygu dedikleri yalandan kalan çığlıklar ve bir avuç kum parçasıymışDarkshinehttp://www.blogger.com/profile/05699385445112091329noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7591847880692301567.post-15174070276358625602010-02-18T16:22:00.000-08:002010-02-18T16:56:30.184-08:00Orda bir ev var uzakta,o ev bizim evimizdir(?!)Hikaye bitmeyecekmiş gibi görünür,dağlar aşılmayacak,binalar yıkılmayacak,yollar kıvrılmayacak(yılanla aralarındaki tek akrabalıkta o zaten) gibi görünür.Ama algı,aldığı kadarını iade eder ve iade ettiği kadarını sindirir.Yani?<br /><br />Bir zamanlar bir ev ve sakini olan 3 kişi varmış.Yeni taşındıkları evde mutluluktan ölmek üzereyken,evinde onlardan çok farklı hissetmediğini farketmişler.O da çok mutluymuş.<br /><br />Gel zaman git zaman,iki oluşumun "oluşumu" birbirine yapışmış.Aile evden ayrılmak istemiş,hatıraları yüzünden gidememişler.Ev aileyi bırakmak istemiş,nereye taşınacağını düşünmüş kara kara.Bulabilmiş olsaydı,ben bu hikayeyi anlatıyor olur muydum?Kapat lan o msni,bir şey anlatıyoruz şurada!<br /><br />Öhüm,neyse...<br /><br />Yapışıklık simbiyot yaşama dönüşmeden hemen önce,bunu gören bir Tanrı içeri girmiş.İçeridekilerin hali rezaletmiş.İkisinin kafasında yanık izleri,birinin tüm vücudunda yara ve bereler varmış.Aile bireylerinin ayakları uzun ince parkelere dönüşmüş ve bu şekilde yürümeye çalışıyorlarmış.Parmakları demir kirişlere,gözleri minimal pencerelere,ağızları ise kapı şeklinde oyulmuş kendi mimarlıklarında.<br /><br />Efendim?Eve mi ne olmuş?İnsan faktörü daha önemli be arkadaşım.Değil mi?DEĞİL Mİ?Öf tamam tamam.Ev ise "kiracılarından" yakınmaya,mütemadiyen gıcırdamaya ve arada bir de bacasından tuhaf ve yanıcı bir gaz salmaya başlamış.Evet,düşündüğün meret.Gül sen mal mal.<br /><br />Her neyse,bu Tanrı onların halini görmüş ve onlara çok acımış(hemen hemen her mitolojideki tanrı olmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayan arkadaşımız burada da meydana çıkıyor(egosundan bahsetmiyorum bile)).<br /><br />"Lütfen yapmayın,somurtmayın.Üzülmeyin.Hayatında bu harmoniyi yakalayamayan sonsuz sayıda varlık var.Eğer isteğiniz buysa,sizi hemen ayırabilirim.Böylelikle ne siz,ev sahipleri evi hor görüp onun herşeyinden faydalanırsınız ve buna rağmen nankörlük yapmaya devam edersiniz.Ne de sen ev,ne onları nankörlükleri yüzünden sürekli cezalandırmak zorunda hissedersin kendini ne de onlara benzemeye başlarsın başında ne olduğunu ve ne olmaktan mutlu olduğunu unutarak.Ama lütfen sahip olduğunuz şeyin değerini bilin ve daha fazla zarar vermeyin birbirinize.Varlığınız birbirinize aitse,en küçük kum tanesi bile dağ olabilir mutlu yolunuzda size.Ama en büyük zayıflığınız ve aynı zamanda en büyük gücünüzde budur.Çünkü isterseniz kum tanesi üflenebilecek kadar büyük,ya da altında sizi kum gibi ufalayacak kadar küçüktür."<br /><br />Ev ve içindekiler 5 dk susmuş,kendi içlerinde düşünmüşler.Tanrı sabırla beklemiş.Umudu varmış bu yaratıma dair.Daha sonra birden tekrar başlamış her şey.Ev homurdanmaya,ev sahipleri ise evin her tarafında koşup ateş yakmaya ve tahtalarını sökmeye başlamışlar yeniden.<br /><br />Tanrı bunu görür görmez,derin derin içini çekmiş,arkasını dönmüş ve uzaklaşmış oradan.<br /><br />Derler ki;ev ve sahipleri ilk oluşumdur.Nasıl finalden önce vizeler olursa öğrencinin hayatında,bu oluşumda ilk varoluş deneyidir.<br /><br />Sonra Tanrı oradan ayrıldı,ve Dünya'yı yarattı.İçine insanları koydu.<br /><br />İlişki sistemi ise karmakarışıktı.Bazen iki sevgilinin birbirine duyduğu ihtirasla yükseliyor,bazen de o ihtirasla ya biri öbürünü yakıyordu,ya da diğeri ötekini sular altında bırakarak boğuyordu.İhtiras bazen o kadar büyüyordu ki,yatak çarşafını değil yatağı birbirlerinin altından çekiyorlardı.Ele geçen neydi peki?Evet,biraz sarsıntı,bolca kalp kırıntısı ve asırlarca sürmeye devam edecek saçma bir aşk hikayesi.Kaidedeki kırıkları saymıyorum bile(her manada).<br /><br />Hikayemiz böyle biter işte.Ne mi anlatmaya çalışıyorum?Açık konuşayım:HİÇ BİR ŞEY.Şimdiye kadar göremediysen zaten,dile ne hacet.Savrulur rüzgarın akımında,kaybolur her titreşim gibi atmosferin sığlıklarında.Darkshinehttp://www.blogger.com/profile/05699385445112091329noreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-7591847880692301567.post-30039627275368872962010-02-15T13:25:00.000-08:002010-02-15T13:54:37.042-08:00Bilinenden bilinmeyen üzerine.<span style="font-family: lucida grande;"><span style="font-family: verdana;">Başlamak,bitirmek kadar önemlidir derler.Yalan!<br /><br />Her dere kendi yatağını bulur,en az bir kere olmak üzere.<br />Bu da öyle bir hikayedir,başlangıcıyla sonu kardeştir.Dualizmin ikiz niyetine yaratımlarıdır hatta.Varsa yoktur,yoksa vardır.Ve inadına da ne siyah ne beyazdır,ne de aydınlık ne de karanlık vardır özünde.<br /><br />O olsa olsa kuyruğunu kemiren ve tadını sevmese de görevini bilen bir yılandır.Yapı budur,ve varlığı yokluğun üzerine kurulur.<br /><br />Ama şu söylemler kaçınılmazın ilk ünlemidir.<br /><br />"Everything has an beginning,has an end"<br /><br />ya da<br /><br />"If once given life,we must die"<br /><br />gibi...<br /><br />Örnekler çoğaltılabilir gibi gözükse de aslında örnek tektir.Yapımın yorumu hem kişisel hem de ikiseldir.Algı ve zihin seviyesinin niteliği,örneklerin niceliğiyle ters orantılıdır.<br /><br />Hep vardı,hep varoldu.<br /><br />Hoşgelmediniz.<br /><br />Zaten hep buradaydınız...<br /></span></span>Darkshinehttp://www.blogger.com/profile/05699385445112091329noreply@blogger.com0